top of page

Yapı, Yıkım.

Us (wisdom in Turkish), represents the transformation into unity despite differences with the lines it encompasses. In the work, three different concepts are represented in three different forms. The circular form represents the coming together of the pieces of society despite all its differences. The pinnacle of the work, the triangular form, represents the effects of the components of society on its progress. This form is intended to interact with visitors by a reflective surface. The nine pieces of vertical forms of different heights represent the principles that uphold society. 

İnsanlık mimarlık aracılığıyla yaşam alanlarını tasarlama gücü bulmuştur. Bu güç insanlara gün geçtikçe doğaya daha çok müdahale etmelerini sağlamıştır. Bu büyülü güce kapılan insanlık doğanın gerçeklerini unutmuştur. Bu müdahalelerin başlangıcı günümüz insanının hayatını etkilemeye kentlerin ve yapıların tasarlanması ile başladı. Günümüz kenti kusursuz bir uyum alanı değil, bir çatışma alanıdır. Bu çatışmayla insan günlük hayatlarında sürekli karşılaşmasına rağmen yüksek bir binaya çıktığında veya bir haritaya baktığında bu kusursuz uyumdan keyf almaktan kendini alıkoyamaz. Farklı ölçeklerde farklı kentlerin haritalarna bakıldığında yollar ve akslar kusursuz bir uyum içerisindedir. Fakat o yollarda yürüldüğünde uyumdan daha çok insan ve kent ölçeği çatışması deneyimlenir. Bu ölçek uyumsuzluğunu dengeleyen “Yapı”  kenti oluşturan en önemli ögelerden biridir ve insanların güvende hissettikleri ölçeklerde mekanlar oluşturur. 

Bu yapıların tasarım sürecinde fazla dikkat edilen fakat günlük yaşamda neredeyse tamamen unutulan yıkım kavramından söz edilmelidir. Mimari anlamda yapmak; “inşa etmek, yapı yapmak, yaratmak, üretmek” eylemleriyle ilişkilendirilerek irdelenir. Buna karşılık ilk akla gelen anlamıyla yıkım, yapımın tam zıt kutbu olarak yaratılmış, inşa edilmiş, düzenlenmiş olanı bozma, yok etme gibi eylemleri çağrıştırır. Yıkım, kendi içinde bir hikaye anlatır ve bu hikaye, insanın doğaya ve zamanın akışına karşı olan mücadelesini yansıtır. 

Yıkımın estetiği, çoğu zaman karşıt bir kavram olarak algılansa da kendine özgü bir estetiği vardır. Bina enkazları arasında yatan bu estetik geçmişin izleri, zamanın acımasızlığı ve doğanın geri kazanma süreci ile birleşerek, yeni bir anlam ve çekicilik yaratır. Yıkımın estetiği, güzellik standartlarını sorgular ve izleyiciyi geçmişin yıkıcı gücüyle yüzleşmeye çağırır. Bu, insanın varoluşsal derinliğini ve geçiciliğini hatırlatırken, aynı zamanda yeni bir başlangıca işaret eder.

Söz konusu eserde yapının düzeni ve yıkımın estetiği nden yola çıkılmıştır. Farklı çizgilerin farklı açılarla birbirine uyumlu bir şekilde birleşmesi sonucunda ortaya çıkan form izleyicinin eserle temasa geçtiği mesafeye bağlı olarak farklı algılamaktadır. Uzak mesafeden eserin çizgilerinin uyumu dikkat çekerken, ere yaklaştıkça uyumsuzluklar dikkat çekmeye başlar. Bu uyumsuzluk yıkımın estetiğini temsil eder.

bottom of page